10. sınıfın ikinci Kültür Mantarı ödevi için
bu dönem; Prag’da bulunan Komünizm Müzesi’ne John Lennon Duvarı’na ve Orta Çağ
Canlandırma Gecesi’ne; Antalya’da “Sessiz Bir Yer” adlı filme ve Beyoğlu’nda
bulunan Goethe Enstitüsü’ne gitmiş bulundum.
“Tek Söylediğimiz Şey Barışa Bir Şans Vermek”
22 Ocak 2018
tarihinde, öğle saatlerinde, annem ve babam ile Prag’daki John Lennon Duvarı’na
gitme şansı yakaladım. John Lennon Duvarı; John Lennon’ın suikastından sonra
ilk başta üzerine “Imagine” yani “Hayal Et” yazılıp daha sonradan bu yazının
polisler tarafından silinmesi üzerine, birkaç defa daha “Imagine” yazılıp
silinmiş bir duvardır. Birkaç defadan sonra tekrardan “Imagine” yazılınca,
polisler bu duvara dokunmamışlar bir daha ve böylece bu duvar kültürel ve
sosyal bir imge haline gelmiş. Prag’a gitmeden önce; gidilmesi gereken yerler
listeme eklediğim bu mekana gitmeyi, dört gözle bekliyordum açıkçası. Haritalar
yardımıyla uzun uğraş sonucunda, birçok ara sokak aşarak gittiğimiz Duvar,
gerçekten dikkat çekici ve mutluluk vericiydi. Duvar’ın üstünde The Beatles’ın
şarkı sözleri, insanların barış ve güncel olaylar ile ilgili olan düşünceleri
yazılıydı. Beni etkileyen kısım ise bu duvara her türlü insanın yazı yazmasına
veya resim çizmesine izin verildiği halde, duvar üzerinde tek bir tane Duvar’ın
amacından sapan sözün veya kelimenin bulunmamış olmasıydı. Prag’a her yolu
düşen insanın, özellikle The Beatles hayranıysa, buraya uğramadan eve
dönmemesini tavsiye ederim.
Bir Çağ Ne Kadar Karanlık Olabilir?
21 Ocak 2018
tarihinde saat 22.00 sularında, katıldığımız tur ile beraber, Prag’da annem ve
babamla gittiğimiz “Orta Çağ Canlandırması” veya “Orta Çağ Gecesi” olarak geçen
etkinlikten bahsetmek isterim. Bu gece, Orta Çağ’daki olaylardan esinlenerek
düzenlenmiş. Eski bir av köşkünün yanındaki tek katlı binada düzenlenmiş olan
gecenin genel özeti, misafirlerin Orta Çağ’da geçen canlandırmaları izlerken
bir yandan da karınlarını doyurmalarıydı. Binaya girdiğimizde ilk yaptığımız
şey, bize ayrılan odundan yapılmış masalara oturup önümüze gelen yemeği yemeye
başlamamızdı. Binanın, Orta Çağ’da olduğumuz hissine ulaşmamız için tüm ışıkları
kapalıydı. İçerisi, duvarda asılı meşaleler ile aydınlatılmıştı. Yemeğe
başladıktan beş dakika sonra ise etkinlikler başladı. Gece boyunca; Orta Çağ’da
şövalyelerin dövüşlerini, ateş gösterilerini, insanların tutsak edilişlerini, “cadı”ların
içindeki kötü ruhu çıkarma süreçlerini ve yapılan bazı işkencelerini seyretmiş
olduk. İşkenceleri seyretmek haricinde keyif aldığım bir etkinlik oldu Orta Çağ
Gecesi. İşkencelerin canlandırılması oldukça mide bulandırıcı ve rahatsız edici
görüntüler olduğundan maalesef bu bölümlerde kulaklığımı takıp, son ses müzik
açıp, telefonum ile ilgilenmek zorunda kaldım. İlginç ve sıra dışı bir deneyim
yaşamak isteyenlere öneririm.
Siyasi İdeolojilerde Bugün: Komünizm ve Müzesi
23 Ocak 2018’de,
akşamüstü saatlerinde yine annem ve babam ile Prag’da gitmiş olduğum Komünizm
Müzesi; beni şu ana kadar en çok etkileyen müzelerden biri oldu. Bilindiği
üzere Prag’ın bulunduğu Çek Cumhuriyeti, Komünizm’den zarar görmüş ülkelerin
arasında yer alıyor.
Müzede; Komünizm
rejimine ait eşyalar, fotoğraflar ve objeler yer almaktaydı. Rejim sırasında
çekilmiş olan dertlerin, halkın acı durumunun, siyasilerin çekişmelerinin,
tutuklulara çektirilen işkencelerin, okullardaki hava saldırılarına karşı
alınan önemlerin ve tatbikatların hepsi, müzenin içerisindeki duvarlarda
bilgilendirme amaçlı bahsedilmişti. Tüm odaları gezdikten sonra, yukarı katta
yer alan kafeye çıkıp ailecek müzeden ne çıkardığımızı tartıştık. Genel bir yorum
yapmak gerekirse, Komünizm rejimine sahip olan ülkelerin geçmişte nelerden
çekmiş olduğunu bilmiş olsam da bunu çeken ülkelerin birinde, bu rejim ile ilgili
bir müzeyi gezmek ve onların bakış açısından olaylara bakmak daha da enteresan,
ilgi çekici ve tabi ki iç parçalayıcıydı. Prag’a ziyarete gelen herkesin bu
müzeye uğraması gerektiğini düşünüyorum.
"Sessiz Bir Yer"
6 Mayıs 2018 Pazar
günü, Antalya’da yer alan bir Cinemaximum salonunda gösterilen “Sessiz Bir Yer”
adlı korku filmini; saat 15.45 seansında, antrenörlerim ve sporcu arkadaşlarım
ile birlikte izlemiş bulundum. Antalya’da bulunan yarışma ve ödül töreni saat
13.00’te bittiğinden ve uçağımız akşam saat 21.05’te olduğundan beraber bir
filme gidebileceğimize kanaat getirdik.
“Sessiz Bir Yer”
adlı bir film tüm dünyaya yayılmış, sese karşı duyarlı olan yaratıkların
herhangi gürültülü bir sesi duyunca, sesin kaynağına saldırıp öldürmesine baz
alınarak yazılmış. Baş rolde bir anne, baba ve üç kardeş var. Filmin sonuna
doğru anne ve kardeşlerden bir tanesi bu yaratıkların zayıf noktasını nihayet
bulabilmiş olsa da bazı şeyler için çok geç oluyor çünkü bu yaratıklar, filmin
sonuna kadar baba ve kardeşlerden birini öldürmüş oluyorlar.
Bana göre, bu filmi
Kültür Mantarı’na yazmak için pek çok sebep vardı. Öncelikle “Sessiz Bir Yer”
filmi bence diğer korku filmlerine benzemiyor. Daha farklı bir olay örgüsüne
sahip. Dahası; insan kulağının sesi duyması, ses dalgaları gibi pek çok biyoloji
ve fizik konularından bahsediliyordu. Ayrıca, filmde pek çok altı kapalı politik
mesajlar barındığını düşünüyorum. Örneğin; herhangi bir gürültülü sesi duyunca
saldıran yaratıkların devletleri, bu gürültülü sesin ise değişim için seslerini
yükselten halkları temsil ettiğini düşünüyorum.
Bu yazının
yayımlanacağı tarihe kadar “Sessiz Bir Yer” çoktan vizyondan kalkmış olacak
fakat film satılmaya başlandığı zaman satın alınıp izlenmesi gerektiğini
düşünüyorum. Pişman olmayacaksınız.
"Sessiz Bir Yer" afiş fotoğrafı: https://kadin.com/sesini-duyarlarsa-seni-avlarlar-sessiz-bir-yer-13-nisanda-sinemalarda
Alman Kitaplarının
Kokusu
14 Mayıs 2018
Pazartesi günü, MFL zümresinin topladığı 10. Sınıflardan dokuz arkadaşım ve Almanca
Hocam Lale Akkaya ile birlikte Beyoğlu’ndaki Goethe Enstitüsü’nde yer alan
kütüphaneye gittik. Bilindiği üzere Goethe Enstitüsü, Alman kültürünü aşılamayı
ve Almanca öğretmeyi amaçlayan bir kurumdur. Dolayısıyla gittiğimiz kütüphanede
Türkçe kitaplarının yanı sıra birçok Almanca kitap bulunmaktaydı. Kütüphaneye
okul gezisi statüsünde gittiğimizden, içinde kitapların yerlerini saptamaya ve
içeriklerini anlamaya yönelik küçük bir yarışma da yaptık. Maalesef fazla
süremiz olmadığından, içeride uzun soluklu bir çalışma gerçekleştiremedik fakat
en kısa sürede bu kütüphaneye tekrardan uğramak istiyorum. Almanca öğrenmeyi
seviyorum ve bu kütüphanenin Almancam açısından birçok şeye katkısı olacağını
düşünüyorum. Almanca öğrenenlere veya öğrenmek isteyenlere de Goethe Enstitüsü’nü
ve kütüphanesini tavsiye ediyorum. Karlı çıkacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder